Son yıllarda sosyal medya platformları, ergenler arasında sıkça benimsenen tehlikeli trendlerle dolup taşmaya başladı. Gençlerin, sosyal medyada "havalı" olarak kabul ettikleri bu eylemler, çoğu zaman ciddi sağlık riskleri ve hatta ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Ebeveynler, eğitimciler ve sağlık uzmanları, bu trendlerin artan popülaritesine karşı alarm verirken, ergenlerdeki etkilerini anlamak ve bu konuda farkındalık yaratmak için harekete geçiyor. Peki, bu tehlikeli trendler hangi alanlarda yoğunlaşıyor ve neden gençler bu riski göze alıyor? İşte ayrıntılar!
Günümüzde, sosyal medya, ergen bireyler için yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Her gün milyonlarca genç, Instagram, TikTok, Snapchat gibi platformlarda vakit geçiriyor ve kendi kişisel markalarını yaratmaya çalışıyor. Ancak bu sosyal medya platformları, gençlerin kendilerini ifade etme biçimlerini şekillendirmenin ötesinde, bazıları için aleyhlerine olan davranışları da normalleştiriyor. Olayın asıl korkutucu yanı ise, birçok ergenin bu tehlikeli trendleri sadece "havalı" olduğu için denemesi.
İletişim eksikliği veya aile içindeki stres gibi etkenler, gençlerin bu tür tehlikeli davranışlara yönelmesine neden olabiliyor. Özellikle ergenlik dönemindeki gençler, kabul görme isteği nedeniyle kalabalığın peşinden gitme eğiliminde. Sosyal medya fenomenlerinin ve influencer'ların benimsediği riskli eylemler, gençler için rol model olabiliyor. Dolayısıyla, gençler bu davranışları deneyecekleri bir meydan okuma olarak görüyorlar; fakat birçoğu sonuçların ne kadar tehlikeli olabileceğini göz ardı ediyor.
Birçok ölümcül trend, kısa videolar aracılığıyla hızla yayılarak gençler arasında popülerlik kazanıyor. Örneğin, "Havalı Yemekler" adı altında, gençler sosyal medyada paylaştıkları yemeklerin zehirli bileşenler içermesi gibi durumlar yaşanıyor. "Buz Kürü" gibi sağlık açısından oldukça tehlikeli olabilecek madde tüketimleri, gençlerin popülerlik kazanma arzusuyla birleşince ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bir diğer popüler tehlikeli trend ise "Sıcak Su Challenge" olarak biliniyor. Gençler, kaynar sıcak suyu kullanarak çeşitli meydan okumalar yaparken, bu durum ciddi yanıklara ve hatta hastanelik olmalara neden olabiliyor.
Bu tür davranışların sonuçları, fiziksel sağlıkla kalmayıp, zihinsel sağlığı da olumsuz etkileyebiliyor. İleri derecede kaygı, depresyon ve sosyalleşme sorunları yaşayabilen gençler, bir yandan sosyal medyada kendilerini kanıtlama ihtiyacı hissederken, diğer yandan gerçek hayatta önemli zararlar görebiliyor. Dolayısıyla, ebeveynlerin ve öğretmenlerin, bu tehlikelerin farkında olarak, ergenlerle etkili iletişim kurmaları büyük bir önem taşıyor.
Sosyal medya platformlarının sorumlu bir şekilde düzenlenmesi ve gençlere yönelik bilinçlendirici kampanyaların artırılması, bu tehlikeli trendlerin yayılımını azaltmak için kritik bir adım olabilir. Sonuç olarak, ergenlerin bu tür tehlikeli davranışlara eğilim göstermelerine karşı duyarlılık geliştirmek, hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor. Eğitici programlar, ebeveyn-çocuk iletişimi ve sosyal medya kullanımında yapılan bilinçlendirme çalışmaları, gençlerin bu meydan okumalardan uzak durmalarını sağlayabilir.
Sosyal medyanın bu kadar büyük bir etki alanına sahip olduğu günümüzde, gençlerin ruhsal ve fiziksel sağlıklarını korumak, sadece bireylerin değil, toplumun ortak bir sorumluluğu. Ebeveynler, öğretmenler ve sağlık profesyonellerinin, ergenlerin karşılaştığı tehlikeleri anlaması ve onlarla birlikte bu sorunlarla baş edebilmesi gerekiyor. Sosyal medyada "havalı" görünme arzusunun, hayatlarını tehlikeye atacak kadar ileri gitmelerine neden olmadan önce, gençlerin bilinçlendirilmesi şart. Bu da ancak güçlü bir iletişim ve bilinçli bir toplum bilinci ile mümkündür.
Tüm bu nedenlerden dolayı, ergenler arasında yaygınlaşan tehlikeli sosyal medya trendlerine karşı duyarlı olmak, burada kalmayıp, bu konuda harekete geçmek ise hepimizin görevidir. Unutulmamalıdır ki, hiç kimse "havalı" olmak uğruna canından olmamalı.