18 yıl önce, 2005 yılında Türkiye'nin küçük bir kasabasında kaybolan 10 yaşındaki Ozan Yiğit'in hikâyesi, ailesinin yaşadığı derin acı ve hayal kırıklığı ile birlikte hala hafızalarda tazeliğini koruyor. Ozan'ın kayboluşunun üzerinden yıllar geçmesine rağmen, ailesi ve yerel halk, onu bulma umudunu yitirmedi. Bu yıl, başlatılan yeni arama çalışmalarıyla birlikte, Ozan'ı bulma konusunda yeniden büyük bir heyecan ve umut doğdu. Ülke genelinde geniş bir destekle gerçekleştirilen bu çalışmalara, farklı şehirlerden gelen gönüllüler de katılıyor.
Ozan Yiğit, 2005 yazında ailesinin evinin yakınındaki parktayken kaybolmuştu. O günden beri ailesi, evlatlarına kavuşmanın hayalini kurarak geçirdi. Ozan’ın kayboluşu, Türkiye’nin her köşesinde yankılanmış, pek çok kişi olaya kayıtsız kalmamıştı. Medya aracılığıyla yapılan çağrılar, Ozan’ın bulunması için yapılan arama çalışmaları, her yıl Ozan’ın kaybolduğu tarih geldiğinde yenilenen umutlar, annesinin ve babasının gözlerindeki yaşıyetti. Aradan geçen 18 yıl boyunca, Ozan'ın bulunması için söylenen her fikir, atılan her adım, ailenin yaşadığı acıyı hafifleteceği umuduyla birlikte geldi. Fakat zaman ilerleyince, birçok kişi Ozan’ın bulunamayacağını düşünmeye başlamıştı.
Geçtiğimiz günlerde, Ozan'ın kaybolduğu günün yıldönümüne denk gelen açıklama ile aile, gönüllülerden bir kez daha destek istedi. Aile, yıllardır süren arama çalışmalarının yetersiz kaldığını belirterek, “Oğlumuzu bulmak için elimizden geleni yapıyoruz. Eğer siz de yanımızda olmak isterseniz, hatıralarımızı tazelemek ve belki de onu bulmak için gelin!” şeklinde bir çağrıda bulundu. Bu çağrı, sosyal medyada hızla yayıldı ve birçok gönüllü, Ozan’ın ailesine destek olmak için yeniden toplandı. Geniş bir gönüllü grubu, kaybolduğu bölge olan park etrafında, yakın çevrede ve daha geniş alanlarda arama yapmak üzere organize olmaya başladı. Ek olarak, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve arama kurtarma ekipleri de bu çalışmalara destek vermek için seferber oldu.
Ozan’ın kaybolduğu günden bu yana, birkaç ipucu ve tanık ifadesi sürmüş olsa da, bu ipuçları ne yazık ki hiçbiri tatmin edici sonuçlar vermedi. Ancak yenilenen arama çalışmaları, yeni teknolojilerin kullanılmasıyla daha etkili hale getirilmeye çalışılıyor. GPS ve dron gibi modern cihazların imkanları, gönüllüler tarafından da kullanılmaya başlandı. Ozan’ı bulma ummanı yalnızca Ozan’ın ailesi değil; aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanındaki insanlar paylaşarak bu olayın tekrar gündeme gelmesini sağladı.
Olayın hemen ardından yaşanan gelişmelere dair detaylar, her seferinde Ozan’ın ailesinin umut ışığını daha da büyütürken, kaybolan çocukların hikâyeleri, ülkenin en çok üzerinde durulan konularından biri haline gelmişti. Türkiye genelinde, kaybolan çocuklar için düzenlenen etkinlikler, medya organları tarafından geniş bir şekilde ele alınmış, Ozan’ın hikâyesi, pek çok insana ilham kaynağı olmuştur. Her yıl yapılan anma etkinlikleri, hem Ozan’ı hem de onun gibi kaybolan diğer çocukları anmak içindi. Bu yıl yapılacak etkinliklerin ana odak noktası ise, Ozan Yiğit’in bulunmasına yönelik arama çalışmalarının daha da duyurulması oldu.
Aile, arama çalışmalarının yanı sıra, kaybolan çocukların bulunması için toplumun bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ozan’ın anne ve babası, “Biz kaybedeceğimizi düşündüğümüz her zaman evladımıza yeniden umutla bakmaya çalıştık. Toplum, kaybolan çocuklara sahip çıkmalı ve her zaman duyarlı olmalıyız” ifadelerini kullanıyor. Bu tarz olaylar, sadece kaybolan çocukların ailelerini değil, toplumu da derinden etkiliyor. Kaybolma ihtimalinin farkında olmak, daha dikkatli olmak ve gerekli önlemleri almak, toplumun bir bütün olarak dikkat etmesi gereken bir konudur.
Yeni arama projeleri ve gönüllü destekleri ile Ozan’ın ailesinin umudu tekrar yeşerirken, sosyal medya üzerinden yapılan kampanyalar ve organizasyonlar aracılığıyla daha fazla dikkat çekilmesi sağlanıyor. Ozan’ın hikâyesinin tekrar dile getirilmesi, kaybolan çocukların aileleri için bir umut ışığı yakıyor. 2023 yazı, Ozan için yeni bir başlangıç olma hayaliyle dolu. Umutla bekliyoruz ki, Ozan Yiğit'e ulaşmak için atılan bu adımlar sonuç verir.”
Kayıp çocuklar ile ilgili sorunlar, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en büyük sorunlarından biridir. Kaybolan her çocuk, toplumun bir parçasını kaybetmiş olmak demektir. Umut dolu bu hikâye, her birimizin sorumluluğu ve dikkatine ihtiyaç duyan bir durum olarak değerlendirilmeli ve tüm kaybolanların, bir an önce ailelerine kavuşabilmesi için gereken duyarlılığı göstermeliyiz.